Ebü'l-Hasan Ali el-Hasenî en-Nedvî, 24 Kasım 1914'te Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinin Leknev şehrinde doğmuş, 31 Aralık 1999'da vefat etmiştir. Hint alt kıtasının yetiştirdiği en önemli İslâm âlimlerinden biri olarak kabul edilir.
Güncel haberler ile Dünya Tarihinin derinliklerinde ve ince ayrıntılarında yatan tarihi anlatıyorum.
Ebü'l-Hasan Ali el-Hasenî en-Nedvî, 24 Kasım 1914'te Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinin Leknev şehrinde doğmuş, 31 Aralık 1999'da vefat etmiştir. Hint alt kıtasının yetiştirdiği en önemli İslâm âlimlerinden biri olarak kabul edilir.
Abaza Mehmet Paşa; Osmanlı veziridir. (1576 – İstanbul 1634). Gürcü Mehmet Paşa’nın kardeşidir. Gençliğinde ünlü Celalilerden Canbulatoğlu’nun hazinedarlığını yaptığı sırada Kuyucu Murat Paşa’nın Canbulatoğlu ile yaptığı savaşta tutsak edildi. O sırada Yeniçeri Ağası olan Halil Ağa’nın (daha sonra vezirazam Halil Paşa) aracılığıyla bağışlandı ve onun korumasına girdi.
Sultan 4. Murat, 27 Temmuz 1612 yılında doğmuş olan 96. İslam halifesi ve 17. Osmanlı padişahıdır. 1623 ve 1640 yılları arasında toplam 17 yıl saltanatta kalmıştır. Babası 1. Ahmet, annesi ise Kösem Sultan'dır. Tarihte Bağdat Fatihi ve Sahib-i Kıran ve Gazi olarak bilinir. Ağabeyi olan Genç Osman'ın Yedikule zindanlarında öldürülmesi üzerine, tahta geçen amcası 1. Mustafa'nın akli dengesi olmadığı ileri sürülüp 11 yaşında tahta geçirilen 4. Murat'ın saltanatı 10 Eylül 1623 yılında başlamış oldu.
SULTAN IV. MURAD’IN BAĞDAT’A GİDİŞİ SIRASINDA UĞRADIĞI MENZİLLER
Sultan 20 gün Bağdad’da kalıp, İmam-ı Âzam, Şeyh Abdülkadir Geylanî türbeleri ile Bağdad’ın yıkılan sur ve kulelerin onarım işlerini yoluna koydu.
![]() |
Hezarfen Ahmet Çelebi |
💥 Osmanlı Türkçesi İsimler Yerine,
Neden Yahudi İsimleri ?..
1.) MANİSA,
Osmanlı döneminde Saruhan olan ilin adı Manisa olarak değiştirilmiştir..
Çünkü, Yahudiler buraya Magnesia olarak anıyordu.
2.) SAMSUN,
Canik olan şehrin ismi 1926 da Samsun olarak değiştirilmiştir.
İsim yahudi ırkı sami(sam)dan gelmektedir.
Canik ise öz türkçe olup çevik becerikli anlamına gelir.
Dürzîlik; İslâm Dini'nin Şîa İtikadının bir mezhebi olan İsmâiliyye grubundan köken almıştır. Dürzîlik, 10. yüzyılda Fâtımî Devleti'nin altıncı halifesi EbûʿAlî el-Mansûr el-Hâkim bi-EmrʿAllâh ve onun veziri Hamza bin Ali tarafından kurulmuştur. İlk olarak Hamza, halife El-Hâkim'in Allah'ın adına yönetici olduğunu ortaya atmıştır. Hâkim'in ulûhiyyet iddiası ve bu iddiasını farklı yerlere gönderdiği dâîler ile yaymaya çalışması kısa sürede halkın tepkisine neden olmuştur. Bu sıralarda El Hâkim, veziri Hamza'yı imam tayin etmiştir. Aynı zamanlarda El Hâkim'in dâîlerinden Derezî kendisinin imam tayin edilmesi için çalışır ama bu halkı kızdırmış ve isyan eden halk tarafından 1020 yılında öldürülmüştür.
İBRAHİM HAVVÂS HAZRETLERİ
İbrâhîm Havvâs hazretleri evliyânın büyüklerindendir. İsmi, İbrâhîm bin İsmail el-Havvâs olup, künyesi Ebû İshâk’tır. Cüneyd-i Bağdadî hazretlerinin talebelerinden olup, Ebû Ca’fer Huldî ve Sürvân-ı Kebîr’in üstadıdır. Yüksek makam ve kerâmetler sahibiydi. Bağdadlıdır. 291 (m. 903) yılında Rey Câmiî’nde vefât etti. Gasil ve tekfinini Yûsuf bin el-Hüseyin yaptı. Havvâs, hurma yaprağından zembil (sepet-torba) dokuyucu demektir.
HAYAT BİN KAYS EL HARRANİ
HAZRETLERİ
Harran'da yetişen velilerin büyüklerindendir. Urfa'ya bağlı Harran ilçesinde doğup büyüdüğü için Harrânî nisbesi ve "Şeyhu'l-Kıdve" lakabıyla meşhur oldu. Doğum tarihi hakkında bir bilgiye rastlanamamıştır. Ömrünün elli yılına yakınını Harran'da geçirmiş büyük bir velidir. 581 (m.1185) yılında Harran'da vefat etti. Harran dışına defnedildi. Kabri halen ziyaretgâhtır.
Konya’da doğdu. Lâmiî Çelebi, onun bir kitabın kapağına künyesini Mustafa b. Ahmed es-Sadrî el-Konevî el-Med‘uv bi-Vefâ şeklinde kaydettiğini ve kendisinin bu kitabı gördüğünü söyler (Nefehât Tercümesi, s. 559). Hacı Yahyâ (Safâyî, vr. 10b) onun dedesidir. Vefâ, İbnülvefâ, İbn Vefâ, Vefâzâde, Ebü’l-Vefâ gibi lakaplarla anılır. Ancak şiirlerinde mahlas olarak kullandığı “Vefâ” diğerlerinden daha çok yaygınlık kazanmıştır. İbn Vefâ lakabını annesinin adı olan Vefâ’dan almıştır (Mecdî, s. 251). İki oğluyla bir kızının olduğu ve kızını Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin neslinden Şeyh Âbid Çelebi ile evlendirdiği anlaşılmaktadır (Erdemir, s. 33-34).
MARUFİ KERHİ HAZRETLERİ
Maruf Kerhi'nin (k.s) anne ve babası Hristiyandı. Küçük yaşta onu Mesîhî bir muallime teslim ettiler. Muallim ona “teslis” inancını telkin ederek: “Allah üçün üçüncüsüdür.”deyince O: “Hayır, Allah tektir” diye karşılık verdi. Bu cevaba sinirlenen muallim onu iyice dövdü. O da mektepten kaçtı. Ehl-i Beyt-i Rasûl’den İmam Ali Rızâ’nın yanına vardı, müslüman oldu. Ne bulduysa onun nezdinde ve hizmetinde buldu.