7 Mart 2025 Cuma

Abdullah Bin Revaha Mute Savaşında

 Mute Savaşıydı. Az sayıdaki bir İslam Ordusu kendisin 40-50 katı mevcudu olan Bizans ordusuyla savaşıyordu.

Zeyd şehid oldu, sancağı hemen Cafer aldı. Cafer şehid oldu. Sanca Abdullah bin Revaha aldı. Abdullah bin Revaha sancağı eline alınca, atının üzerinde düşmana doğru ilerledi. Bunu yaparken, nefsini kendisine boyun eğdirmeye ve bazı tereddütlerini gidermeye çalışıyordu:

“Ey nefsim! Ben seni kendime boyun eğdireceğim, diye yemin ettim. Sen buna ya kendiliğinden razı olursun, ya da bunu sana zorla kabul ettiririm. Görüyorum ki, sen Cennetten pek hoşlanmıyorsun. Yıllar uzayıp gittiği halde, sen hala tatmin olmamışsın. Ey nefsim! Sen şimdi öldürülmesen, ölmeyecek misin? İşte ölüm sana geldi çattı. Arzu etmediğin şey sana verilecektir. Eğer o iki kişinin yaptıklarını yapar, şehitliği tercih edersen, doğru bir iş yapmış olursun. Eğer gecikirsen bedbaht olursun.”

Abdullah bin Revaha böyle diyerek çarpışıyordu. Bu sırada parmağı yaralandı. Yaralanan parmağı kılıç sallamasına engel oluyordu. Atından yere indi, yaralı parmağını ayağının altına aldı ve “Sen sadece kanayan bir parmak değil misin? Bu kazaya da Allah yanında uğramış bulunuyorsun” diyerek çekip kopardı. Nefsinin tereddüdünü hala giderememişti. Son olarak şunları söyledi:

“Ey nefis! Şehit olmaktan seni çekindiren, sakındıran, hangi şeylerdir? Eğer çekingenliğin hanımından mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, o üç talakla boşanmıştır. Kölelerinden mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, onlar azad edilmiştir. Yok eğer bakımsız, verimsiz hale gelmiş bahçenden, bostanından ileri geliyorsa, o Allah ve Resulüne bırakılmıştır.”

Bütün gücüyle savaşmaya başlayan Abdullah bin Revaha, mızrakla yaralandı, yere yıkıldı. Çok geçmeden, kaldırıldığı yerde canını vererek şehidlik mertebesine ulaştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder